Tagada aslında çilek şeklinde, şeker kaplı jelibonlara verilen ad. Fransa'da en çok tüketilen Haribo çeşidiymiş Fraise Tagada. Fraise(okunuşu:frez, yani çilek ). 1 milyar adet gibi çılgın bir rakam. Şef Bruno Olivier'in kitabındaki bu tarifi kendime göre yorumladım. Adını Tagada koymasının nedeni sanırım alınan yoğun çilek aroması.
Tarifimiz ise aynı adı taşıyor ama içinde gerçek meyve var.
Çorba mı evet bu bir çorba tarifi ama en tatlısından.
Akşam yemeği sonrası için soğuk, ferahlatıcı ve lezzetli bir bahar tatlısı.
6 kişi için
Gerekli malzemeler
500 gr çilek
4 kaşık şeker
1 portakalın suyu
1 vanilya çubuğu
Yapılışı hayli basit. Çilekler yıkanır, ayıklanır ve boydan ikiye bölünür. Büyükçe bir salata kasesine alınır. Vanilya çubuğundan bir bıçağın tersi yardımıyla tanecikleri sıyrılır ve çileklerin üzerine eklenir. Portakal suyu ve şeker ilave edilir.
Hepsini iyice karıştırıyoruz.
2 saat kadar buzdolabında bekletiyoruz.
Tek servislik kaselere dilediğiniz kadar koyup afiyetle yiyiniz.
Dondurma ile servis edebilirsiniz.
Ben fıstıkla süsledim.
İrmik Hanım Urla'nın pastoral ortamında tatlı maceralarına devam ediyor...
4 Mayıs 2013 Cumartesi
17 Nisan 2013 Çarşamba
Güllü Yoğurt Pastası
Soğuk günler hala devam ediyor. İçimizde bahar coşkusu uyandı dediğimiz bir anda yeniden çizmelerimizi, hırkalarımızı giyerken buluyoruz kendimizi. Doğa hareketlenmeye, erguvanlar boğazı süslemeye, laleler yolları şenlendirmeye başladı bile...Biz de aynı hevesle ısınmak istiyoruz değil mi?
Ne mutlu ki sevdiklerimizle görüşmek havamızı düzeltiyor...
İşte misafirleriniz için kolay bir tarif daha. Benim misafirlerim pek sevdi. Zaten ben de bir misafirlikte tatmıştım ilk kez. Kendimce yeniden yorumladım sadece...
Sürpriz malzemem gül suyu...
Güllü Yoğurt Pastası
8 kişilik
Tabanı için:
2 paket eti burçak
2 avuç kavrulmuş fındık
5 yemek kaşığı erimiş tereyağı
İç malzeme:
800 gr. süzme yoğurt
200 gr. toz şeker
3 yumurta
1 paket vanilyalı puding
1 paket vanilya veya yarım vanilya çubuğunun taneleri
3 yemek kaşığı gülsuyu
1 paket kabartma tozu
3 yemek kaşığı irmik
Yapılışı:
Bisküvileri elimizle unufak edelim. Erimiş tereyağını ve kavrulmuş/iri doğranmış fındıkları ilave edelim. Üşenmeyelim fındıkları mutlaka kavuralım. Salsın evinize mis gibi kokusunu.
24cm.lik kelepçeli kalıbın dibine bu karışımı bastırarak yayalım. En başta kalıbın kelepçesini düzgün ve tam olarak kapattığımızdan emin olalım. Aksi takdirde sonrasında tereyağı fırınınıza damlayabilir.
Şimdi sıra içini hazırlamakta. Önce fırını ısıtalım. 175 dereceye.
Bir kasede yoğurdu iyice mikserleyelim. Sonra şekeri ve yumurtaları tek tek yedirelim. Kalan kuru malzemeleri ekleyip, nazikçe karıştıralım ve tabanın üzerine dökelim.
Hazır vanilyalı puding karışımı yerine 2 kaşık un ve 2 kaşık nişasta kullanabilirsiniz.
Fırına atalım.
Yaklaşık 50 dakika, kenarları kızarıncaya kadar pişirelim. Önce kabaran karışımımız fırından alınca sönecektir. Olası çatlaklarda kapanacaktır. Sorun etmeyin. Yoğurt peynirden daha az çatlıyor, cheesecake gibi zor değil anlayacağınız.
Tattığınızda ondan daha yoğun ama bi o kadar lezzetli olduğunu göreceksiniz.
Gülsuyu sevmeyenler, tarifi 1 limonu kabuğu&suyu kullanarak yapabilirler.
Süslemesi için gül yaprakları kullandım. Üzerindeki iri beyaz taneler ise fransızların Choquette tatlısı yapımında kullandıkları şekercikler. Elimde vardı kullanmak istedim. İlk fırsatta onu da yapayım sizler için...
8 Nisan 2013 Pazartesi
Sürprizli Unufak
Sessiz bir dünyanın insanıydı O! İlhamını hislerinden alırdı. Bir parfüm kokusu, sıcak güneşin tenine vurması ve içini ısıtması, bir kedinin ayak bileklerine nazlı nazlı dolanması, dumanı üstünde bir porsiyon patates kızartması, Beyoğlu'nun arka sokaklardaki graffitiler, herşey ama herşey ona ilham verebilirdi. Yaşama ilhamı...
Üzülüyordu üzülmesine dalgaların sesini, metropolün çılgın gürültüsünü, kahkaha atan bir bebeği duyamadığına, ama hayat ona böyle sunulmuştu, daha doğduğu an. Büyüdü, okudu, evlendi ve kendi bebeğini dünyaya getirdi, doğum sancılarına bağıramadan, acılarını haykıramadan. Sessizdi evleri yine. Çocuğunun ağlamasını duymadan büyüttü, şanslımıydı? hayır...
Uzun süren tedavilerden sonra birgün, seslere karşı tepkiler vermeye başladı. Tam olarak anlayamasa da duyduğu titreşimler onun tüm vücudunu sarsıyordu heyecandan. Ve ilk kez oğlunun sesini duyduğu gün, hıçkırıklarla sarsıldı bedeni. ''anne'' diyordu ipeksi bir ses. ''merhaba anne''...
Yepyeni bir başlangıç, yepyeni umut dolu bir gün...
Şanssız doğduğumuzu düşünürüz bazen, şansımızı kendimiz yaratmak zorunda kalırız. Kiminin ki mucize diye adlandırılır, kiminin ki takdir-i ilahi. Kendi şansını yaratabilenler, elindekinin kıymetinden pek tabii daha da anlar. Tüm şansları önüne serili olanlar ise ancak elindekileri kaybedince bilir değer kıymet.
Bu tarif kendi mucizesini yaratanların olsun.
Bir tatlı deney daha İrmik hanım'dan...Hayatta tatlı sürprizlerle dolu diye, ben de adını böyle koydum. Bakalım sevecekmisiniz?
Sürprizli Unufak
8-10 kişilik
Unufak hamuru için:
100 gr bütün fındık
150 gram tereyağ
150 gr. un
125 gr. irmik
50 gr. esmer şeker
yarım tatlı kaşığı kabartma tozu
1 tutam tuz
İçi için:
200 gr kuru incir
200 gr. balkabağı (kabak tatlısı yaptınız, kabak sasık çıktı/koyun bu tatlının içine)
4 yemek kaşığı su
Hemen bir küçük tencerede kuru incirleri suyla hafifçe pişirin ve soğumaya alın.
Fındıkları iri iri doğrayın.
En üstüne koymak için bir avuç ayırın ve gerisini bir kaseye alın. Üzerine hafif yumuşamış yağı ufalayın, unu, irmiği, şekeri, kabartma tozunu ve tuzu ekleyip unufak hamur elde edene kadar parmaklarınızla ovalayın.
Fırını 160 dereceye ayarlayın.
Pişireceğiniz kalıbı yağlı kağıtla komple kaplayın.
En alta unufak hamurun yarısını dökün ve iyice tabana bastırın.
Soğuyan incirleri kuşbaşı doğrayın, mikserden geçirin , ağzınızda nasıl hissetmek isterseniz o boya getirin. Eğer katacaksanız önceden pişirdiğiniz kabak tatlısını da tam burda ilave edin. Kuşbaşı doğrayın onu da veya birlikte mikserleyin. Kabak tatlısı ile yapacaksanız hamurdaki 50 gr esmer şekeri atlayabilirsiniz.
Unufak hamurun üzerini içle kaplayın, üstüne kalan hamuru bastırmadan gelişigüzel yayın ve en üste de fındıkları serpiştirin.
Yaklaşık 35 dakika pişirin.
Ben üzerine biraz da pekmez dolaştırdım...Tatlı da tatlıııııııı....
27 Mart 2013 Çarşamba
Cheesecake'li Browni
Evet çılgınca gelebilir kulağa. Cheesecake ve browni bir arada mı?
Birlikte sıkı bir ikili oldular inanın. Cheesecakeli katını başka bir renkle ayrıştırmak ve böylece klasik browniye farklı bir hava katmak istedim. Renk olarak bahara özel lilayı seçtim, fırınlanınca mor oldu ki benim en sevdiğim renk olur. Çikolatayla labne pek güzel uyum sağladı.
Çikolata olarak 80 gramlık ambalajlarda satılan 2 paket eti karam bitter ve 1 paket nestle sütlü çikolata kullandım.
MALZEMELER:
yaklaşık 8 dilim için:
Brownie için
115gr tereyağı
225gr çikolata
200gr şeker/yaklaşık 20 yemek kaşığı
3 büyük yumurta
1 tatlı kaşığı vanilya
105 gr un/yaklaşık 12 yemek kaşığı
1/4 tatlı kaşığı tuz
Cheesecake için;
200 gr. labne peyniri
50gr şeker/yaklaşık 6 yemek kaşığı
1 yumurtanın sarısı
2 avuç damla çikolata
tercihe göre gıda boyası
Ölçüleri kaşıkla da verdim ama lütfen bir terazi alın, sizler gibi internet kullanan tarif avcıları bunu hakediyor doğrusu, gidip alamam, ayağıma gelsin diyenler içinde güvenli bir alışveriş sitesi veriyorum.
Önce fırınımızı 160 dereceye ayarlayalım.
Bir tencerede çikolata ve tereyağını kısık ateşte eritelim. Soğumaya bırakalım.
Sonra sırasıyla içine şekeri, tek tek yumurtaları, vanilye tuz ve unu ekleyelim. Çırpmaya gerek yok, browni hamurumuz hazır.
30x12 cmlik kalıbı yağlayalım ve hamurun 3/4ünü kalıba dökelim.
Cheesecake katı:
Labne peynirini şekerle çırpalım.İçine yumurta sarısını, isternirse gıda boyasını ekleyelim ve iyice karıştıralım.
Sonra bir kaşıkla browni karışımının üzerine dökelim. Kalan browni hamuruyla üzerini kaplayalım.
Bir bıçak yardımıyla gelişigüzel şekiller çizelim. Ebru gibi lila karışımın yüzeye çıktığını göreceksiniz ki bu görüntüye ben bayıldım. En son olarak da damla çikolataları serpiştirelim.
Tam 30 dakika fırınlayalım. Kürdan testinde kürdan temiz çıkarsa brownimiz hazır demektir. Hafif parçacıklı da çıksa browniyi fırından almanızı tavsiye ederim. Çünkü fırından çıktıktan sonra da pişmeye devam edecektir.
Pişince browni yeniden yüzeye çıktı, görüntüsü tam istediğim gibi olmadı, bir dahaki sefere browninin son katını koymayacağım.
Mor hat cheesecake!
Afiyet olsun.
8 Mart 2013 Cuma
İrmik Hanım 3 yaşında
Evet 8 Mart 2010'da başladığım tatlı hikayem 3 yıldır sürüyor. Sizlerle sizlerin verdiği güzel enerjiyle. Dün ve bugün İstanbul Kongre merkezi'nde düzenlenen Sirha 2013 Gıda Fuarı'ndaydım. Bir kere daha net bir şekilde anladım ki pastacılık konusunda hala yapılacak daha çok iş var ülkemizde. Bugün Gastroboshphorus Pastacılık yarışmasını izledim. İstanbul'un önde gelen otellerinden gelen ekipler çikolata tabağı, pasta ve türk tatlıları tabağı konularında kapıştılar. Çikolata yarışının sonunda tabaklarda çikolata dışında herşey vardı. Pastalar desem bir o kadar klasik ve suni dekorlarla doluydu. Zaten gördüm ki pastacılık sektöründe hazır süsleme ve hazır malzemelere ilgi çok şu sıralar. Tamda olmasından çekindiğim bir gidişat bu...Niye tart hamuru açalım ki burda hazır yapılmışı var, neden kruvasanı 3 günde mayalayıp, kat verip, elde yapalım ki burda hazır yapılmışı var gibi kulağa pratik akla zarar ürünler bugün tüm otel ve restoranları esir almış durumda. Dondurulmuş pastane ürünleri de cabası. Bilin ki dışarda yediğiniz tatlıların nerdeyse yüzde 60'ı hazır tatlılar. Görüntüleri reddedilemeyecek şahanelikte.
Mutfağında pasta şefi tırnak içinde ''gerçek pasta şefi''ne şans vermeyen binlerce işletme var. Bu emeğin karşılığını verip şef çalıştırmak yerine hazır gıda endüstrisine para yatırmayı uygun bulan bu zihniyeti anlamak bile istemiyorum. Sorsanız iş gücünden kazanç, malzemeden, zamandan kazanç diyeceklerdir. Nerde özgün mutfaklar derim bende? Nerde insanlara farklı lezzetler sunma heyecanı? Nerde o cesaret? Bu kadar garantici olmak zorunda mıyız? Bu kadar tembel olmak zorunda mıyız?
Elbette istisna mekanlar var, onları tenzih ederim.
Zaten biliniz ki mutfağın emektar işçileri en az 10 saat gibi deli mesailerle çalışıp komik maaşlarının yarısını, bazıları tamamını elden alıyor. Dikkat! Bu meslek oturularak değil bilfiil ayakta yapılıyor. İşçinin hakkını koruyan bir adalet? Hımmmmm bi düşüneyim...
Denetleme sıfır. Diğer sektörlerde de durum farklı mı tartışılır ama bildiğim için söylüyorum pastacılık sektörünün yaraları var. İşveren işçisini çalıştırdığı günü kar biliyor, işçiyi nasıl kullanacağını bilmiyor, para verdiği her kişiye, her işi yaptırabileceğini düşünüyor. Kahvaltı vermiyor, öğle yemeği vermiyor, o yoğunluğun içinde bir de sizden yemek yapmanız bekleniyor. İşçi de gittiği yere kadar diyerek ve işsiz kalma endişesiyle tüm bu sıkıntıları yok sayıyor ama çalışmaya devam ediyor. Durmuyor dikkat edin, rölantiye almıyor, çalışmaya devam ediyor...
Potansiyeli ve bilgisi yüksek insanlardan nasıl faydalanırım, işlerime birlikte nasıl bir artı katabiliriz diye düşünmek yerine, işine son verip, verilen maaştan kar hesap ediliyor.
Deneme diye bir süreç veriliyor mesela ilk başlarda, 15 gün, bir ay işçi mesai yapıyor. Bir nevi oryantasyon. Eğer uyumsuzluk olursa ''peki o zaman, hoşçakalın'' diyorlar. Olur mu hiç, kaç gün mesai harcadınız, reçetelerinizi paylaştınız, mutfağımızı paylaştınız şudur sizin emeğinizin karşılığı diye günlük üzerinden bile para vermiyorlar. Hak yiyiyorlar. Can yakıyorlar.
İşler kötü gidiyor diye aylarca maaş alamamakta cabası...Firma iflas ediyor, maaşlar hiç oluyor, zor durumda kalan işçi, arada bir arıyor soruyor parasını ama yıllarcaaaa oyalanıyor.
İşverene de bir sorsanız bin ah işitirsiniz o ayrı...
Mutfak işi sevgiden geçer, sevmeyeni mutfakta tutamazsınız. Bağlasanızda durmaz, birkaç haftada anlar nasıl bir serüven olduğunu. Mutfakta ekip önemlidir. Ekip uyumu en önemlisidir. Uyumlu ekibi olan işveren şanslıdır ve değerini bilmelidir. Ama biz de öyle mi? soru işareti...
Hep tatlı hep tatlı anlatıyor İrmik hanım, ama bunlarda malesef acı tecrübeler.
Tüm bu hikayeleri bizati yaşadım. İçimde saklıyordum paylaşmak istedim, neden mi? Hakların günlerini kutlamayı gerçek anlamda istediğimden...Kadının hiçe sayıldığını, şiddet gördüğünü bile bile kadınlar günü kutlamanın saçmalığını, işçi hakkından eser olmayan bir ülkede güle oynaya bir işçi bayramı kutlanılamadığının ezikliğini yaşadığımdan. Mesaj atmak, aramak çok kolay. Anlamını hissedebilmek ise çok ayrı olsa gerek...
Fuara geri döneyim. Cordon Bleu'den şeflerimi ve Paris'teki okulun halkla ilişkilerinden sorumlu sevgili Madame Catherine Baschet'yi görmek harikaydı. Özyeğin Üniversitesi'nde yeni açılan Cordon Bleu bölümü öğrencileriyle tanıştım. Standda parlıyorlardı.
Dünkü Masterchef sunumları güzeldi. Mehmet Gürs'ün sunumu bence en değerlisiydi. Birşeyler öğretmeye çalıştı en azından. Kaya koruğunu ilk kez gördüğümüzü sanan, benim doğduğum şehirdeki kayalarda biter bu bitki deyip, kendinden pek emin fransız şeflerinden farklıydı. Müthiş bir özgüven ve dinamizm. En kısa zamanda Mikla'ya gitmeliyim dedirtti bana. İki demoda ben çeviri yaptım. İtiraf etmeliyim ki çok da eğlenceliydi...
Kendime doğumgünü olarak seçtiğim ve kendimce değerli bulduğum bugünü yani 8 Mart'ı gerçek anlamıyla kutlamak dileğiyle.
Tarifimde gelecek en kısa zamanda...
Biraz içimi döktüm bu seferlik...
Okuduğunuz için teşekkürler.
26 Şubat 2013 Salı
Elmalı Çıtır
Meyveli tatlılarıma keskin bir dönüş yapmaya karar veriyorum bugün. Uzun zamandır aklımda olan ve denemeyi planladığım bu tatlım kutsal elma içeriyor. Sizi bilmem ama elma benim için hayli kutsal bir meyve. Bu tarif kadayıf dururken crumble'da neymiş dedirtecek sizlere. Üstü çıtır çıtır, altı lokum gibi elmalı ve mis kokulu bir deneme. Yufkacınızdan yufka alırken iki avuçta kadayıf alıverin lütfen bu tarif için. Yufkacının eli sizinkinden büyükce olacaktır ne de olsa.
Bu sefer malzemeleri de avuç üzerinden vereceğim; ne kaşık ne gram, haydi bakalım!
Bu sefer malzemeleri de avuç üzerinden vereceğim; ne kaşık ne gram, haydi bakalım!
Açalım radyoda bossanova cazımızı, koyulalım işe...
Elmalı Çıtır
8 kişilik
Fırınımızı 180 dereceye ayarlayalım önce.
Standart fırın kabımıza 4 orta boy golden elmayı kuşbaşı doğrayalım.
Üzerine 2 avuç nişasta ekleyin -buğday/mısır farketmez,
çeyrek limonun suyunu üzerine sıkın, elmalar kararmasın.
4 avuç esmer şeker yoksa normal toz şekerle devam...
3-4 tutam tarçın
2 tutam vanilya, varsa vanilya esansını tercih edin.
Evinizde ne varsa fındık, badem veya ceviz 3 avuçta ondan katın, ama ufak parçalara ayırıp.
Kaşıkla hepsini bir güzel harmanlayın.
2 parmak kalınlığında terayağı kesin 250 gramlık paketten, kuşbaşı elmaların üstüne rasgele doğrayın.
Sonra kadayıfları avuçlayın ve en üste bolca didikleyin, elmaların üzeri tamamen kaplansın.
Doğru fırına...Kadayıf tam 25 dakikada altın rengini alıyor, elmalara da bıçak rahatça giriyorsa tamamdır, tatlımız hazır. Voila!
10 Şubat 2013 Pazar
Crème au chocolat
Crème au chocolat (okunuşu = krem-o-şokola)
Bu tarif isteği yine kızımdan geldi. Bir pazar tatlısı olarak hazırlamak istedik birlikte. Çikolatalı pudingin bir çeşidi. Şekerini damak tadınıza göre ayarlamanız mümkün.
4 kişi için
Gerekli malzemeler
500 ml süt
25 gram nişasta
50 gram kakao
100 gram şeker
1 yemek kaşığı krema
yarım paket vanilya
bir tutam tuz
Kuru malzemelerin tümü bir tencerede karıştırılır ve soğuk süt ilave edilir. Muhallebi kıvamına gelinceye dek çırpıcıyla karıştırmayı kesmeden pişirin. Kaynamaya başladığı zaman kremayı ve vanilyayı ilave edin.
Crème au chocolat'ınızı kaselere dağıttıktan sonra buzdolabında 3 saat kadar bekletebilirsiniz. Üzerine çikolata rendeleyerek sunabilirsiniz.
Eğer marketlerde satılan Danette'leri seviyorsanız bu tarif tam size göre. Üstelik bu kadar kolay hazırlandığını görünce kendiniz ve çocuklarınız için bir daha Danette satın almayacağınızı bile düşünüyorum. Taze taze evinizde hazırlamanız mümkün çünkü.
İyi kalite kakao kullanmanızı özellikle tavsiye ederim. Tarifin başarısı buna bağlı.
Kremayla çikolatalı kremin birleştiği an...
26 Ocak 2013 Cumartesi
Pancake - Pankek - Tavada kek
Yağmurlu puslu bir İstanbul havası, ortalıkta bir hastalık furyası...
Heyecanla beklenen Paris yolculuğumuzun öncesinde ev halkını enerjik bir güne hazırlamak ve biraz da neşelendirmek için pankek yaptım bu sabah. Kesinlikle işe yaradı. Haftasonları için farklı ve bir o kadar da leziz bir kahvaltı türü. Peynir ekmek yumurta üçgeninden kurtulmak için bir fırsat...Zamanınızda varsa tamamdır.
Nutella, akçaağaç şurubu, terayağı, bal ve reçelle uyumu başınızı döndürebilir dikkat...
Bu tarif konunun uzmanı amerikalılardan alınmıştır...
Tariflerine pek güvendiğim Martha Stewart'ın temel pankek tarifini denedim ben. Tavada pişirildiğinden ismini de ordan alıyor.
Yaklaşık 10 pankek için
Gerekli malzemeler
140 gram un
1 tatlı kaşığı kabartma tozu
1 çay kaşığı vanilin
1 çay kaşığı kaşığı tuz
240 ml süt
2 yemek kaşığı erimiş tereyağı
1 büyük boy yumurta
tavayı yağlamak için sıvıyağ
Fırını 200 dereceye ısıtın. İyice ısındıktan sonra kapatın. Fırına dayanıklı bir kabı fırına yerleştirin. Pankekleri tavada pişirdikçe spatula ile bu kabın içine atacaksınız ki kahvaltı zamanına kadar pankekleriniz sıcak kalabilsin.
Tüm kuru malzemeleri bir kapta, tüm sıvı malzemeleri başka bir kapta karıştırın. Sonra ikisini birleştirin. Bir çırpıcı yardımıyla hafifçe karıştırın. Fazla karıştırmayın, un parçacıkları kalmasının bir mahsuru yok.
Tavayı ocağa koyun ve bir fırça yardımıyla hafif yağlayın.
Hazırladığınız karışımdan 2-3 yemek kaşığı kadar tavaya alın ve kaşığın altıyla karışımı tavaya yayın.
Tavanız ne kadar büyükse o kadar çok pankeki aynı anda pişirebilirsiniz.
Pankekinizin üzerinde baloncuklar oluşmaya başladığında ki bu yaklaşık 1-2 dakika sürüyor, pankekinizi ters çevirme vakti gelmiştir, spatula ile çevirip arkasını da 1 dakika kadar pişirin ve ateşten fırın kabına alın...
Dilediğiniz şekilde tatlandırıp afiyetle yiyin.
6 Ocak 2013 Pazar
Tahinli kurabiye
İşte yeniyılın ilk tarifi geldi sevgili tatlıseverler..
Kış kışlığını yapadursun, umuyorum ki hepiniz sıcacık muhabbetlerle geçirdiniz yılbaşı akşamını. Işıl ışıl bir yıl olsun 2013. Umutsuzluklarımıza aydınlıklar doğsun, haksızlıklar son bulsun...Küstahlık zorbalık devri kapansın.
Daha fazla saygı, daha fazla sevgi olsun...
Aramıza katılanlar artsın, aramızdan ayrılan olmasın. Bu yıl birlikteliklerin yılı olsun.
İrmik hanım'da dile dile dilek bitmez. Kendime de bol tarifli, heyecanlı bir yıl diliyorum. Maceralarım bol olacak, o daha yıl başından belli oldu bile...
Beni izlemeye devam edin.
Bu tarif bir uyarlama oldu aslında. Orjinalinde fıstık ezmesi vardı. Aile bireylerinin de onayıyla yerini tahine bıraktı. Eğer tahinciyseniz hemen mutfağa, çünkü bu tarif tamı tamına 10 dakika da hazır, bir 12 dakikada da pişecek, e daha ne kadar hızlı olabilir ki??
Tahinli Kurabiye
Yaklaşık 20 adet için
Bir paketin yarısı tereyağı (oda sıcaklığında)
5 kaşık tahin
7 kaşık şeker (esmer şeker de olabilir)
3 çay bardağı un
Yarım paket kabartma tozu
biraz vanilya
varsa 2 kaşık badem unu
1 yumurta
Yapılışı:
Fırın tepsisine yağlı kağıdı yayın.
Fırını 180 dereceye ayarlayın.
Bir kapta tahini, şekeri,tereyağını tahta kaşık yardımıyla iyice ezin, karıştırın.
Sonra yumurtayı yedirin.
Unu, vanilyayı, kabartma tozunu, badem ununu ekleyin. Kurabiyeleri elinizle top top yapabileceğiniz kıvama getirin eğer unu az gelirse çekinmeden ekleyin. Eliniz o kıvamı anlayacaktır.
Kurabiyeleri eşit büyüklükte tepsiye aralarına mesafe koyarak dizin. Hafifçe üzerlerine bastırın.
Sonra çatalla bir enine bir boyuna ezerek şekil verin. Yaklaşık 12 dakika altları kızarıncaya kadar pişirin.
Fırına atmadan önce parlasınlar diye üzerlerine biraz esmer şeker serptim...
Bekledikçe güzelleşecek bu kurabiyeyi afiyetle yiyin.
16 Aralık 2012 Pazar
Vanillekipferl
Mayalara inat yaşayasım var bu günlerde. Gezdikçe gezesim, gördükçe göresim var. İşten güçten fırsat buldukça artık iyiden iyiye adam sınıfına giren kızımla elele sokaklarda dolaşasım var. Şehrin tadını çıkarasım, süslü püslü Nişantaşı caddelerinde insanları izleyesim var. Yeni yıl heyecanı beni daha bir sıkı sardı bu sene. Bir yıla daha veda etsekde yeni yılın getireceklerinin hayaliyle coşasım var...
Bana kalırsa iyisiyle kötüsüyle daha batacak çok günümüz, doğacak çok güneşimiz var.
Ne der bir şarkıda, umut dünyası bu dünya, herkes kendi dünyasında, herkes kendi hülyasında...
Bu hafta kruvasan gibi pastane tarihine Türkler sayesinde damgasını vurmuş bir başka hilal şeklindeki tatlı olan kipferl İrmik hanım'ın reçeteleri arasındaki yerini alıyor...
Vanillekipferl Macar'ların tarihte Türk'lere karşı alınan zaferleri sonrası, yapılan kutlamalar çerçevesinde ilk olarak Viyana'da yapılmış ve daha sonraları da özellikle yılbaşı zamanlarında vitrinleri süsleyen bir kurabiye çeşidi olarak günümüze kadar gelmiştir. Badem ya da fındık tozundan yapılır. Avusturya'dan başka Almanya, İsviçre, Macaristan, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya gibi pek çok ülkede de popüler olan bir tatlıdır.
Hafta içinde kendi ellerimle hilal şekli vererek hazırladığım bu kurabiyelerin kalıbına Tchibo mağazasında rastlayınca pek sevindim doğrusu...
Siz de alın ve deneyin. Un kurabiyesinin daha da lezzetlisi diyebilirim. Bademden dolayı olsa gerek...
Ayrıca kolay ve bereketli bir çeşit. Üstelik uzun ömürlü...
Vanillekipferl
Yaklaşık 60 adet için
Gerekli Malzemeler:
200 gram oda sıcaklığında tereyağı
5 yemek kaşığı şeker
180 gram (1 buçuk su bardağı un)
4 avuç dolusu fındık ya da badem unu
Pudra şekeri
1 paket vanilya
Fırını 180 dereceye ayarlayın.
Tereyağını mikser yardımıyla kremalaştırıyoruz, içine şekeri, unu, fırınlayıp aromasını ortaya çıkardığımız badem ununu, vanilyayı ekliyoruz.
Oluşan yumuşak hamura elle hilal şekli verip yağı kağıt serdiğimiz fırın tepsisinde 180 derecede 10 dakika pişiriyoruz.
Fırından çıkınca ve soğuyunca üzerine bol pudra şekeri eliyoruz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)