16 Aralık 2010 Perşembe

İstanbul yolcusu kalmasın!

Yüzdüm yüzdüm sonuna geldim...
5 haftalık maratonum bu cumartesi sona eriyor. Artık bir sertifikam daha var ve çok mutluyum.
Son yazımdan bu yana neler yaptım?
- Şefime ve arkadaşlarıma türk kahvesi sunumu ( aşağıda Chef Tranchant'a kahve sunumum, demo sonunda da fal baktım kendisine, hiç de anlasam!)

- Ünlü hollandalı ressam Mondrian'la birgün
- Biraz hediye alışverişi (lütfen dikkat : biraz)
- Bolca mutfak malzemesi alışverişi (lütfen dikkat : bolca)
- Bu bolca alışverişi bir koliyle İstanbul'a yollama

Piet Mondrian ve Mavi Ağaç, 1920'li yıllarda böylesine modern çalışarak hayli zoru başarmış bir ressamla tanışmış olmaktan dolayı çok mutluyum. Dünya savaş derdindeyken birileri kendine bambaşka dünyalar yaratabilmiş... Bu tabloyu görene kadar kara ağaç dallarına tek saplantılı kendim sanıyordum. Bu kadar mı güzel tuale aktarılır?


- Haftanın keşfi: Sadaharu AOKI
- Ve tabi ki final sınavı heyecanı ve mezuniyet töreni

Paris'te de İstanbul'daki telaşım gibi koşturup duracağımı söyleseler herhalde güler geçerdim. Okuldaki yoğun programdan başka, yaşadığım evi kendi evim gibi benimseyip herkes için akşam yemeği yapmaktan vazgeçmedikçe, bir an evvel eve döneceğime aynı sokakta terzi dükkanı olan Antepli Yaşar abiye merhaba demeden geçemedikçe, odama çekilmek yerine ev sahibim Madam Beatrix'i ziyarete gelen torunlarını kucağıma alıp onlara kitap okuyarak kendi kızıma olan hasretimi gidermeye çalışmadıkça, metroya binmek dururken yürümekten yorulmayınca, bu halimden şikayet etmem de haksızlık olur sanırım. Ne yapayım, benim dinamomda böyle çalışıyor... Yaşadığım her an bir işe yaramalıyım.

Sınavım çok iyi geçti. Mutfakta 10 kişiydik. 3 gruptuk. Ben amiyane tabiriyle en kazık tatlıyı çektim kurada. Stresliydim. Ama malzemeleri tartmaya ve çalışmaya başladığımda tüm heyecanım yokoldu. Kendimi 3 çikolatalı musa adadım, tam ikibuçuk saat boyunca. Sonuç beklediğimden iyi oldu. Tadına da bakabilseydim keşke ama hazırlanan tatlıyı tezgahınızda bırakıp mutfağı terketmeniz isteniyor sizden. Arkadan gelecek olan jüri tatlınızı değerlendirip notunuzu veriyor. Tatlıdan başka bir sınavda, yağlı kağıttan kalem yapıp çikolatayla Opéra yazmanız isteniyor. Aynı adı taşıyan tatlı için bir ritüel bu. Bir kartonun üzerine düzgün figürlerle yazmanız ve çevresini de süslemeniz bekleniyor. Bu konuda bol pratik yapmış olmanın avantajını gördüm. Yazım beklediğimden güzel oldu.
En büyük stres sınavda şef tarafından sürekli uyarılıyor olmak. Şef hata yapan birini gördüğü anda avazı çıktığı kadar bağırıyor ve iki ayağınızı bir pabuca sokabilliyor. En zoruda son dakikalar, tatlıya son halini vereceksiniz, kafanızda bir fikir var ama şef o kadar çok zaman uyarısı yapıyor ki, eliniz ayağınız birbirine dolanıveriyor. Yapabilecekseniz de yapamayabiliyorsunuz. En büyük mutluluk anıysa mutfağı terkedip sınav hakkında arkadaşlarla yorum yapmak...

Haftanın keşfi: Sadaharu AOKI. Bu adı ilk biricik kardeşim Emre'den duydum. Bana Paris'e daha gelmeden mutlaka gitmem ve görmem gerektiğini söylemişti. Yaşadığım eve nispeten daha yakın diye hep erteledim keşfimi ve nihayet final haftası gidebildim. Teşekkürler Emre'cim. Tek cümleyle;
''Sadaharu AOKI : Hayatımda yediğim en lezzetli makaron''.
Abartmıyorum inanın bana. Hele aslında pek de hazetmediğim ama methini duyduğum için denemek istediğim yeşil çaylı makaronun hiç bitmemesini istedim. Makaronda öyle bir tatlı ki, tek lokmada yiyebilirsiniz. Artık kaç ısırıkta bitirdim hatırlamıyorum ama dediğim gibi hiç bitsin istemedim. Bilenler bilir öyle ucuz bir tatlı da değil ki şöyle bir paket alıp, bir bankta oturup yiyebilelim çekirdek misali...
Olsun tattım, notumu da verdim. Herkese de tavsiye ederim şiddetle.


Ve bu sabah, mezuniyet törenimiz.
Bu serüveni benimle paylaşan herkese sonsuz teşekkürler, beni dünyanın bambaşka yerlerinden izlediniz, oradaydınız biliyorum...

Şimdi eve dönme zamanı... Kavuşma, yeniden işe koyulma ve uygulama zamanı, yeni yıla bambaşka bir heyecanla giriyorum.
İrmik hanım'dan hepinize şimdiden mutlu nice yıllar...
İstanbul'dan sizlere yeniden kavuşmak dileğiyle, şimdilik hoşçakalın...

12 yorum:

Fatma dedi ki...

Tebrik ederim:)

*kelebekana*-* dedi ki...

bekliyoruz paris kokan tariflerini ..

Ebru dedi ki...

Esra Hanım, Paris serüveninizi ben de buradan heyecanla izledim. Tebrik ederim, yolunuz açık olsun :)

Adsız dedi ki...

Tebrikler Esra'cim,
zaten senin sinavi gecmemen mumkunmu!!!
Saglikla don insaallah Istanbul'a da guzel kizina kavus.Sana da mutlu yillar...
Gulcin:)

Adsız dedi ki...

harikasın sen

Shelley dedi ki...

Congrats Esra! You must be so excited. That's an adorable pic of you and Chef JJ. And Sadaharu Aoki was one of my favorite patisseries!

Esra Özkutlu dedi ki...

tüm güzel dilekleriniz için ben teşekkür ederim...thank you all for your compliments...

Adsız dedi ki...

Esra'cım tüm bu tatlılar,tüm bu enfes damak tadına sahip olan Fransızlar,üstelik bu kadar da şarap tüketirken nasıl oluyorda formda kalbiliyorlar?:D

Esra Özkutlu dedi ki...

tek bir sırları var bence. herkes sokakta. sürekli yürüyorlar... ben bile bu yeme içme serüveninde iki kilo vermişim...

ermeka dedi ki...

Almış olduğun bu yeni sertifika, gelecekteki hayallerine doğru uzanan yola, seni daha emin adımlarla yaklaştıracak.. Ayrıca sayende Sadaharu Aoki makaronlarının tadına bakma fırsatım oldu, ancak benim favorim limonlusu oldu!

Jennisu dedi ki...

tebrik ederim yaa!! harikasın gerçekten!

sanırım Sadaharu Aoki'yi görmüştüm bende ama deneme fırsatım olmadı. bu macaron'ların fiyatı Ladurée'den ne kadar farklı?? fiyatları konusunda bilgi verir misin? yakında tekrar Paris'e gidicem sanırım da. aklımda olsun=))

Esra Özkutlu dedi ki...

selam jennisu, fiyatlar Laduree ile aynı sayılır. adedi 2euro civarı. Yukardaki kutunun fiyatı 19 euro. düşün artık!