16 Aralık 2012 Pazar

Vanillekipferl

Mayalara inat yaşayasım var bu günlerde. Gezdikçe gezesim, gördükçe göresim var. İşten güçten fırsat buldukça artık iyiden iyiye adam sınıfına giren kızımla elele sokaklarda dolaşasım var. Şehrin tadını çıkarasım, süslü püslü Nişantaşı caddelerinde insanları izleyesim var. Yeni yıl heyecanı beni daha bir sıkı sardı bu sene. Bir yıla daha veda etsekde yeni yılın getireceklerinin hayaliyle coşasım var...


Bana kalırsa iyisiyle kötüsüyle daha batacak çok günümüz, doğacak çok güneşimiz var. 
Ne der bir şarkıda, umut dünyası bu dünya, herkes kendi dünyasında, herkes kendi hülyasında...

Bu hafta kruvasan gibi pastane tarihine Türkler sayesinde damgasını vurmuş bir başka hilal şeklindeki tatlı olan kipferl İrmik hanım'ın reçeteleri arasındaki yerini alıyor...
Vanillekipferl Macar'ların tarihte Türk'lere karşı alınan zaferleri sonrası, yapılan kutlamalar çerçevesinde ilk olarak Viyana'da yapılmış ve daha sonraları da özellikle yılbaşı zamanlarında vitrinleri süsleyen bir kurabiye çeşidi olarak günümüze kadar gelmiştir. Badem ya da fındık tozundan yapılır. Avusturya'dan başka Almanya, İsviçre, Macaristan, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya gibi pek çok ülkede de popüler olan bir tatlıdır.

Hafta içinde kendi ellerimle hilal şekli vererek hazırladığım bu kurabiyelerin kalıbına Tchibo mağazasında rastlayınca pek sevindim doğrusu...



Siz de alın ve deneyin. Un kurabiyesinin daha da lezzetlisi diyebilirim. Bademden dolayı olsa gerek...
Ayrıca kolay ve bereketli bir çeşit. Üstelik uzun ömürlü...

Vanillekipferl

Yaklaşık 60 adet için
Gerekli Malzemeler:

200 gram oda sıcaklığında tereyağı
5 yemek kaşığı şeker
180 gram (1 buçuk su bardağı un)
4 avuç dolusu fındık ya da badem unu
Pudra şekeri
1 paket vanilya

Fırını 180 dereceye ayarlayın.
Tereyağını mikser yardımıyla kremalaştırıyoruz, içine şekeri, unu, fırınlayıp aromasını ortaya çıkardığımız badem ununu, vanilyayı ekliyoruz.

Oluşan yumuşak hamura elle hilal şekli verip yağı kağıt serdiğimiz fırın tepsisinde 180 derecede 10 dakika pişiriyoruz.

Fırından çıkınca ve soğuyunca üzerine bol pudra şekeri eliyoruz.



2 Aralık 2012 Pazar

Elmalı Armutlu Un Ufak

Bayanlar baylar,
Az sonra okuyacağınız tatlı tarifinin en zor kısmı elma ve armutları soymak. Sonrasında kesmek, doğramak ve karıştırmak işin esası...
Özgürce gerçekleştireceğiniz bir tatlı...
En önce fırını 175 dereceye ayarlıyorsunuz.
Dilediğiniz büyüklükte, fırına girebilen bir fırın kabının tabanını kaplayacak kadar elma armut doğruyorsunuz. Kuşbaşı büyüklüğünde kestiğiniz meyvelerin üzerine yarım limonu sıkıyor ve iyice meyvelerle karıştırıyorsunuz. Bu işlem meyvelerin kararmasını önleyecektir. Artan limonu atmıyorsunuz. Gece yatarken parmak ve ellerinize sürüyorsunuz. Elleriniz pamuk gibi oluyor...
Sonra meyvelerin üzerine tamamen göz kararı toz şeker serpiyorsunuz...
Ayrı bir kasede 3-4 kaşığı tereyağına iki avuç kadar un, varsa biraz toz badem veya toz fındık ve biraz daha şeker, bir az tarçın ekleyip, parmak uçlarıyla kumlama yapıyoruz. Yani tüm malzemeleri hamur gibi bir bütün değil de topaklanacak şekilde birleştiriyoruz. Tereyağı unla birleşene kadar. İngilizcesi crumble olan bu karışımın türkçesini un ufak diyorum ben.
Meyvelerin üstünü kabaca bu un ufak hamurla kaplıyoruz.



Yaklaşık 30 dakika fırınlıyoruz. Topaklar hafif kızarınca ve mutfağı tarçın kokusu kaplayınca fırın kapağını açalım ve meyvelere bıçak batıralım. Ucu rahatlıkla giriyorsa meyveler pişmiş demektir.
Bu da tatlının piştiğini bize haber verir.

Pazar sabahları için ideal, çocuklar için enfes, kahveciler için mükemmel bir tat...
Afiyet olsun...

18 Kasım 2012 Pazar

Elmalı Tiramisu

Bu cumartesi Istanbul Culinary Institute'da davet tatlıları workshop'unda eğitmen şeftim. Grupta bir anne kız, iki kuzen, Adana'dan karı koca bir çift ve Amerika'lı teenager iki arkadaş vardı. Konuk olarakda annecim geldi. Bir köşede sessizce izledi bizi. Fotoğraflar çekti, çok eğlendiği kesin.
Ben de çok keyifli bir 3 saat daha geçirdim. Davet tatlıları konu başlığı altında çikolatalı sufle, meyve kremalı beze, panna cotta ve elmalı tiramisu yaptık...


Size bu tarfilerden birini sunacağım bu yazımda.
Bir yandan da yeniden bir pastanede çalışmaya başladım...
Üretmeye devam. Yazılarım aksadı farkındayım ama hayatın hızına yetişemiyorum bazen. 

Elmalı Tiramisu
6 kişilik bu hafif ve lezzetli tarifi büyük bir servis kasesinde sunabileceğiniz gibi kaselerde de servis edebilirsiniz.
20 dakikada hazırlıyor, birkaç saat buzdolabına attıktan sonra da afiyetle yiyorsunuz.
Meyveli tatlıları sevdiğimi bilirdiniz ama bir tatlı klasiğine nasıl uyarlanabildiğini gelin birlikte keşfedelim...

Malzeme listesi
400 gr mascarpone peyniri
4 yumurta
bir çorba kaşığı tereyağı
1 su bardağı toz şeker
4 golden elma
bir paket eti burçak bisküvi
yarım tatlı kaşığı tarçın
bir küçük kutu elma suyu
biraz limon suyu


Mascarpone peyniri bulmanız zor ise labne peyniri ile de deneyebilirsiniz. Ama itiraf etmeliyim yağ oranının fazla olmasından ötürü olsa gerek mascarpone ile yapılınca daha da lezzetli oluyor.

Elmaları soyun ve küp küp doğrayın ve bir tavaya alın. Tereyağını ve şekerden iki kaşık ilave edip elmaları karamelize edelim. Elma suyunu limon suyunu da ekleyelim ve 5 dakika harlı ateşte pişirelim. Su miktarı yarıya inince, tarçını ekleyelim. Soğumaya bırakalım.
Bir tencerede biraz su kaynatın. Büyükçe bir başka kasede yumurta sarılarını el mikseri yardımıyla çırpmaya başlayalım ve kaynayan suyun üzerine oturtalım. Ben mari usulü denen bu yöntemle yumurta sarılarını şekeri de ilave ederek yüksek devirde 5 dakika kadar çırpalım.
Yumurta iyice beyazlaştığında peyniri ekleyelim ve yeniden karıştıralım.

Servis edeceğimiz kasenin en altına pişmiş elmalarımızdan koyalım biraz, üzerine iri parçalar halinde burçak bisküvilerden serpelim en üstede peynirli krema karışımından dökelim.
Buzdolabında en az 4 saat bekletelim. Ertesi günü daha da enfes olacaktır.



Bu sunumları enstitü'de hazırladık. Frenk üzümü ve taze nane yapraklarıyla süslediğimiz panna cottahem lezzet hem de görüntü olarak fark yarattı doğrusu...
Kim misafirlerine özel tatlılar sunmak istemez ki?







1 Ekim 2012 Pazartesi

Okul Kurabiyesi

Sevgili Veli Tatlıseverler,
Yeni okul dönemi başladı, uyum süreci tamamlandı umuyorum. Okul sonrasında akşamüstleri çocuklara sunmak  veya beslenme çantaları için tarif arayanlara bir tarifim var bugün. Hem besleyici hem enerji verici...Sanki günümüz çocuklarının ekstra enerjiye ihtiyacı varmış gibi değil mi? Ama burda İrmik Hanım'ın amacı hazır atıştırmalıklardan kurtarmak minikleri. Yoksa enerji de bir eksikleri yok çok şükür. Okul dönüşünde bile düz duvara çıkacak güçleri var gerçekten. Doğruyu söyleyin bana, yoksa sadece benim minik mi bu kadar hareketli? Adını da okul kurabiyesi koydum. 
Defnecik de pek sevdi doğrusu. 

Gerekli Malzemeler:

Çeyrek paket tereyağı (250 gr.lık)
1 su bardağı elenmiş un
1 bardaktan bir parmak eksik şeker
2 tatlı kaşığı kabartma tozu
Iki avuç dolusu fındık
2 çorba kaşığı çikolata parçacığı
1 yumurta

Daha kıtır kurabiye sevenler şekeri esmer yapsın lütfen.

Çükolata ve fındık hariç tüm kuru malzemeler bir kasede iyice karıştırılır. Evde varolan dilediğiniz çeşitte çikolatayı (bitter ya da sütlü daha uygun) iyice ufak parçacıklar haline getirilir. Fındıkları da hamura katmadan önce 10 dakika kadar fırınlamak aromasını coşturur, sonra bir bıçakla incecik kıyıp ve hamura ekleyebilirsiniz. 

En son hafifçe çırpılmış bir yumurta hamura eklenir.
Eğer tüm elinizi hamura daldırırsanız biraz problem yaşayabilirsiniz. Bunun yerine yumurtayı parmağınızla hamura yedirmekle başlayın, hamur toparlandıkça avcunuzla yoğrumaya başlayabilirsiniz.. Daha kolay olacaktır.


Zamanınız varsa hamuru dolapta biraz dinlendirin, yoksa sorun değil. 
Kurabiyelerimiz pişmeye hazır...

Dilediğiniz büyüklükte parçalar kopararak tepsiye dizin. Fırınlamadan önce iki parmağınızla hafifçe üzerlerine bastırın.


180 derecede 10 dakika fırınlayın. Daha fazla asla değil.  

Afiyet olsun...


23 Eylül 2012 Pazar

Armutlu Turta

İrmik hanım'ın Eylül ayı pek hareketli geçti. Yeni bir ev, yeni bir iş, yeni bir hayat akışı, okulların açılışı, uyum süreci derken Eylül sonu geldi bile. 
Yaz hepimiz için hızlı geçti sanırım, sonbaharı karşılıyoruz yeniden. 
Yeni bir tatlıyla biraz olsun gündeminize renk katabilmek umuduyla bugün armutlu turta diyorum.
Yapımı keyifli, lezzeti hafif, altı kıtır üstü yumuşacık bir tatlı.
En basit turta kalıbı işinizi görecektir. 

Gerekli Malzemeler:
200 gram tereyağı
3 bardak un ben bir bardağını badem tozu koydum
1 tepeleme tatlı kaşığı kabartma tozu
1 bardak toz şeker
biraz vanilya ve tarçın
1 büyük yumurta
3 orta boy olgun armut

Önce hamurumuzu hazırlayalım.
Oda sıcaklığındaki tereyağına önce unu ve şekeri yedirelim. Vanilya ve kabartma tozunu da ekleyelim. İyice harmanladıktan sonra yumurtayı ekleyip yoğuralım. Buzdolabında 1 saat kadar bekletelim.
Fırını 180 dereceye ayarlayalım. Kalıbı iyice yağlayalım. 
Armutları ortadan ikiye keselim ve çekirdeklerini alalım. İnce dilimlere keselim.


Hamuru tart kabına parmaklarımızla ince bir kat şeklinde yayalım. Üzerine armutları dizelim. 2 çorba kaşığı toz şeker ve tarçın serpelim. 25 dakika kadar fırınlayalım.

Sizi kışa hazırlayacak bu tatlıyı dilediğiniz meyveyle hazırlayabilirsiniz. 

17 Ağustos 2012 Cuma

Yaz meyveli Brulee Tart

Yazın en renkli meyvelerini dolduruyorsunuz tart hamuruna, üstüne sütle enfes bir krema döküp pişiriyorsunuz.
Hiç vakit kaybetmeyin hemen deneyin tatlıseverler...
Bu ölçüler 4 ufak tartolet kalıbı veya standart boy yani yaklaşık 24 cm. çaplı yuvarlak tart kalıbı için ideal.
Gerekli malzemeler:
Tart hamuru için:
2 su bardağı un
bir tutam tuz
3 yemek kaşığı badem unu
3 yemek kaşığı ince çekilmiş tozşeker
150 gram küp küp tereyağı
1 normal boy yumurta
Krem için:
300 ml. süt
3 yumurta
2 tatlı kaşığı mısır nişastası
1/4 su bardağı şeker
yarım paket vanilya
225 gram yaz meyvesi
ben dondurulmuş tüm meyvelerimden koydum
(frenk üzümü, ahududu, vişne, yaban mersini)
üzeri için ekstra 1/4 su bardağı esmer şeker veya pudra şekeri




Yapılışı:
Önce hamuru hazırlayalım.
Kuru malzemelerin tümünü unufak oluncaya kadar parmaklarımızla karıştıralım. En son yumurtayı ekleyelim.Yumuşak bir hamur olana dek yoğuralım ve buzdolabında dinlenmeye bırakalım. Bu sırada tart kalıbını ve kremayı hazırlayalım.
Fırını 200 dereceye ayarlayalım.
Krema için sütü ısıtalım. Yumurtaları şekerle elde çırpalım. Vanilyayı, nişastayı ekleyelim. Isınan sütten bir parça yumurtaya döküp çırpıcıyla sürekli karıştıralım. Yumurtaları bu şekilde hafifçe ısıtmış olacağız. Sonra karışımın tümünü süte ekleyelim. Yine sürekli karıştırarak kremayı iyice ısıtalım. Yoğunlaşınca ateşten alalım. DİKKAT... Kaynatmayalım...Kremamız hazır. Üzerini streç filmle kaplayalım ki kabuklanmasın. Kremayla arasında boşluk kalmasın.

Tart kalıbını hazırlayalım.
Unlu tezgahta hamuru kalıp genişliğinde açalım ve tabanına ve kenarlarına doğru yayalım. Tabanını çatalla bolca deldikten sonra alt üst programda 10 dakika kadar içi boş şekilde pişirelim. 

Hafiften kızarınca fırından alalım ve soğumaya bırakalım.
Sonra içine meyvelerle dolduralım bence en zevkli kısım bu.
Üzerine kremayı dökelim. En üstüne de esmer şekerden serpelim.
Fırını ızgara programına alalım ve yaklaşık 15 dakika sürekli gözlemleyerek pişirelim.
Şeker eriyip iyice karamelize olunca tartımız hazır demektir. Tıpkı krem brule gibi. Ama çok daha renkli...

Ayrıca 17 Ağustos depreminde kaybettiğimiz insanlarımızı da rahmetle anıyorum ve şimdiden hepinize iyi bayramlar diliyorum. 

Hep güzel haberler duymanız ümidiyle...



30 Temmuz 2012 Pazartesi

Böğürtlenli Keşkül

Serinletici yaz tatlıları serisi devam ediyor...
Kızım ve ben sütlü tatlı tutkunuyuz. Klasik olarak yaptığım tüm sütlü tatlılar kaselere servis edildikten sonra tencerede kalanlar kendisi tarafından mideye indirilir. Her çocuk gibi o da bundan büyük keyif alıyor. Neden acaba?

Bebekliğimin ve kızımın bebekliğinin meşhur tarifi olan pirinç unu muhallebiyi biraz hindistan cevizi ilavesiyle keşküle dönüştüren İrmik hanım bununla da kalmadı, çok sevdiği böğürtleni de tarife ekleyerek biraz alafrangalaştırdı.


Her çocuk için enfes bir tatlı. Hele bu kavurucu günlerde dondurmaya alternatif...
Bu arada böğürtlenin de sayısız faydası mevcut.
Netteki araştırmama göre faydaları şöyle, 
üşenmeyin okuyun...

*Yapılan bir araştırmaya göre özefagus kanserine karşı koruyucu özelliği bulunmaktadır. Ayrıca kolon kanserine karşı da faydası bilinmektedir. İçeriğinde bulunan siyanidin adlı bir madde tümör gelişimini önlemekte.
*Böğürtlen C vitamininden zengin bir meyvedir. Yaşlanmaya karşı koruyucu, belirtileri azaltıcıdır.
*Antioksidan oranı yüksek olan böğürtlen bağışıklık sistemini güçlendiren mucizevi bir besin.
*İçeriğindeki antosiyaninlerden dolayı şeker hastalığına da karşı koruyucu, belirtileri azaltıcı özelliği vardır.
*Pektin içeriği yine yüksek olan böğürtlen kolesterol seviyesinin de azalmasında faydalıdır.
*Potasyumdan zengin olması nedeniyle kan basıncını, tansiyonu düzene sokar.
*Yüksek oranda K vitamini içermesi özellikle bayanlarda osteoporoza karşı korumakta.
*Kalori miktarının da düşük olması, yaklaşık 1 avuç kadarı 60 kalori, diyet yapanların da rahatlıkla tüketebileceği bir meyvedir.
*Kan şekerini dengeleyici özelliğinden dolayı yeme ataklarını azalttığı araştırmalarca desteklenmekte.
*Omega-3 ve omega-6 yağ asitlerinden de zengin bir meyve olan böğürtlen sinir sistemini onarıcı, depresyona karşı koruyucu, hafızayı güçlendirici özelliği bulunmaktadır.





Tarifim ise şöyle:
6 kişi için


1 kilo süt
8 tepeleme kaşık toz şeker
8 tepeleme kaşık pirinç unu
1 çorba kaşığı hindistan cevizi
yarım paket vanilya
20 adet kadar böğürtlen


Süt tencerede hafif ısıtılır ve içine pirinç unu (bir gece önceden ıslattığımız pirinci mutfak robotundan geçirerek kendi pirinç ununuzu da hazırlayabilirsiniz), şeker katılır. Sürekli karıştırarak pişirilir. Kaynamaya başladıktan sonra 3 dakika kadar orta ateşte karıştırmaya devam ederek pişirilir. Hindistan cevizi ve vanilya eklenir. 
Kaselere servis edilir.
Meyve ile süslenir.
Afiyet olsun.

25 Temmuz 2012 Çarşamba

Annemin Güllacı

Duşun içinde ufak bir sandalyeye oturmuş, saçlarımı minik ellere bırakmıştım bu akşam. Köpük köpük saçlarımı okşarcasına yıkarken, bana gözlerimi ellerimle kapatmamı, yoksa gözlerimin yanabileceğini hatırlatan kızımın önünde, sırtımı hafif eğmiş, oturan fetus halini alıp, ellerimle gözlerimi sımsıkı kapatmıştım ki birden tam 30 yıl geriye sardı beynim. Aynı pozisyonda anneciğimin önünde oturduğum ana gittim. Göz pınarlarım birden acıdı. Ağlamak istedim. Ve Defne'ye anlatmaya başladım.
''Biliyor musun yavrum, ben senin yaşındayken musluğu açtığımız anda sıcak su olmazdı, önce banyomuzdaki şofbeni yakardı annem...Sıcak su için beklenirdi. O zamanlar duş başlığı diye de birşey yoktu. Duvardan çıkan musluktan gri mermer kurnaya dolan suya daldırılan bakır tasla yıkardı annecim beni, su hiç durmazdı, durmadan akardı...''
Burdan sonrası belleğimde akıverdi hızlıca, o saçlarımı titizlikle durularken. Elde örme lifler, ki babaannem örerdi çoğunlukla, lavanta kokulu Haci Şakir sabunla köpürtülürdü. Blok sabun, öyle sıvı falan değil, lifler orlondan şimdikiler gibi plastikimsi değil...Şampuanımız Blendax'tı, mavi ince belli, tırtıklı, beyaz kapaklı şişe. Mis gibi kokardı. Evde herkes aynı şampuanı kullanırdı, öyle erkeği dişisi yoktu şampuanın, ya da yağlı saça ayrı kuru saça ayrı. Banyodan çıkarken arkamdan buharda çıkardı. Öyle ki parmaklarım buruşurdu. Niyeyse hep sıcak yapılırdı banyo, şimdi duş alınıyor...hoop çıkılıyor.

Kah şaşırarak kah merakla beni dinledi meleğim ve ben canım annemi andım yeniden. Ben çıkınca arkamdan kardeşimi yıkardı. Ne meşakkatli dönemlerde büyümüşüz biz, farkında bile değiliz. 
Sağol annecim, beni temizlediğin için, beni kirlerden arındırdığın için... Şimdi ben de anneyim, ve minneti ancak öğreniyorum.

ANNEMİN GÜLLACI
6-8 kişilik

5 yaprak güllaç
1 buçuk litre süt
1 bardak şeker
ceviz






Yapılışı:
Süt kaynar kaynamaz ocaktan alınır. Şeker karıştırılır. Parmak girebilecek kadar ılıtılır.
Klasik dikdörtgen fırın kabına güllaçlar parlak yüzeyleri üste gelecek şekilde kırılarak serilir.
Süt yavaşça güllacın üzerine boca edilir.
Buzdolabına atıldıktan iki saat sonra servis edilir.
Ben cevizli severim ama fıstık fındık ne isterseniz serpebilirsiniz.


Bu soğuk ve enfes tatlı sofralarınızı şenlendirsin.

Afiyet olsun.




22 Temmuz 2012 Pazar

Damla Sakızlı Muhallebi

Dertleri balonlara doldurup gökyüzüne salma zamanını kaçıran genç kız bu tuhaf karşılaşma hakkında ne diyeceğini bilemeden yutkundu ve gözlerini kapadı. Herkes halihazırda tüm sorunlarını içine üflediği balonların ağızlarını sıkı sıkıya bağlamış ve çoktan körfezin en rüzgar alan koyundan havaya salmıştı bile...Bu köyün geleneklerinden haberdar olmayan genç kız, sırtında çantası ordan oraya gezerken düşürmüştü buraya yolunu. Kendi kendine söz verdi gelecek yılın aynı zamanı gelip o da üfleyecekti dertlerini, sıkıntılarını gökyüzüne...Birikecekti nasılsa yenileri gönlünde...


Keşke böyle kolay kurtulabilsek değil mi problemlerden? Gerçekte hep yüzyüze yaşadığımız, bazen içinden çıkamadığımız bazen çıkarılmadığımız, başkalarına ve başka işlere bağlı dertlerimiz. Hep sevinçten havaya uçsak...Deyimdeki gibi sıkıntıdan şişmesek.
Hafif kalsak. Hafif yaşasak.
Bunun için hayat boyu sürecek bir çözüm bulmuş insanlar tanıdım kısa tatilimizde. Bir ailenin, buraya kim gider diyebileceği bir noktada kurduğu güzelim hayatından etkilenmemek olanaksız. Yolunuz düşerse siz de gidin, hatta yolunuzu düşürün ve siz de onlar gibi yaşayın bir süreliğine de olsa. 
Karaburun Yeniliman mevkiinde Ata'nın yerinden söz ediyorum. Gastronomi anlamında hilafsız yediğim en güzel meze ve deniz ürünleriydi, tadına doyamadık. Tazecik, bahçeden toplanan ege otlarıyla hazırlanan mezeler bizi büyüledi. Günlük yakalanan bir ahtapot bu kadar mı enfes pişirilir? Balıklar da keza aynı tazelikte. Aynı gün denizden ne çıkarsa akşama masada. Meğer ben ufak ufak tabaklarda uzun uzun muhabbet edilen sofraları ne de çok seviyormuşum! Hele de muhabbete balıkçı Erol abi gibi derya birinin eşlik etmesi ne keyifti. Ama ne hikayeler! Hepsi birbirinden renkli, bazen hüzünlü bazen korkunç bazen de komik anılar.
Gündüzleri ise sonsuzluk hissi veren denizin kıyısında dalga sesleri ve dinginlik! Şıkır şıkır bir su. Enfes bir esinti...Eğlenen, arkadaş edinen, kedilerin peşinde, doğanın tam ortasında kah suda kah karada mutlu bir çocuk, kızım Defne ve diğer tüm mutlu çocuklar...

Haliyle ege'den dönünce, oralar hakkında daha çok öğrenince, irmik hanım'da bu tatlısında oralardan bir malzeme katmak istedi tarifine. Damlasakızı. Enfes aroması ile muhallebiye verdiği hafiflik tartışılmaz. Bu arada bir tatlıcı olarak paylaşmalıyım ki hayatımda ilk kez tattığım enginar reçeli de pek fark yarattı kahvaltılarımızda, evet doğru okudunuz. Enginar karanfille enfes bir reçel halinde sunuldu önümüze.
Belki muhallebi bir klasik türk mutfağında ama çocuğuna ya da ani misafirine hızlıca bir tatlı yapmak isteyen birilerinin imdadına yetişebilir bu tarifim. 
Seneler önce pek sevgili halamdan almıştım bu reçeteyi, dayanamayıp kendimce uyarlama yaptım tabii yine...




Malzemeler
6 kase için

1 kilo sat
2 fincan mısır nişastası
1 paket vanilya
120 gram tereyağ (yaklaşık 4 çorba kaşığı)
1 su bardağı toz şeker
1 diş damlasakızı
file badem (isteğe bağlı)




Yapılışı:
Muhallebi yapımından daha kolay ne olabilir? Tüm malzemeleri tencerede ara vermeden karıştırıyoruz. En son yağını ve vanilyayı ekliyoruz. Biraz dinlendikten sonra mikser marifetiyle soğuyana dek çırpıyoruz. Yaklaşık 15 dakika. Kaselere servis edip üzerini bademle süslüyoruz. Buzdolabına atıyoruz. Yemeden yanında yatıyoruz!!!

Fotoğraflar için eşime teşekkürler ediyorum...

9 Temmuz 2012 Pazartesi

Naneli Limonata

Bir bardak yaz serinliği benden size...
Çok bunaltıcı, çok düşündürücü, çok yoğun günler bu günler. Biraz olsun serinlemek, gözlerimizi kapatıp limonla nanenin muhteşem uyumunun tadını çıkartmak belki birkaç dakikada olsa bizleri başka dünyalara götürebilir inancıyla paylaşıyorum bu tarifimi. Tatile çıkanlar için mutlu, henüz çıkamayanlar için umutlu bir halde...






Naneli Limonata


Malzemeler:
4-5 dal taze nane
3 limon
4 su bardağı + 1 lt su
200 gr yaklaşık bir su bardağı şeker
Bol buz




Önce nane şurubumuzu hazırlayalım:
2 limonun sadece ince kesilmiş kabuğu, naneler ve şekeri 4 su bardağı kadar suda kaynatalım. Bir iki taşım kaynayıp şeker eriyince ateşten alalım, tencerenin kapağını kapayalım ve 2 saat kadar dinlenmeye bırakalım.


Sonra suyu süzelim. Bu şurubu buzdolabında 3 güne kadar tutabilirsiniz. Canınız istediğinde tekrar aynı oranlarda kullanarak yeni bir limonata hazırlarsınız.
Şimdi bu şurubun yarısını 1 lt su ve 3 limonun suyu ile karıştıralım, bol buz ekleyelim, limon dilimleri ve nane yapraklarıyla süsleyelim.




Ev yapımı limonatanız hazır. Marketten almaya değmez inanın bana.
Afiyet olsun!!

26 Haziran 2012 Salı

For Ruby - Mosaic pie

This one is for my friend Shelley's baby girl Ruby who will be with us in three weeks. Shelley is my friend from Paris / Cordon Bleu. She is a blogger as well, she shares her fantastic recipes from Texas USA. 
Her link is http://www.franishnonspeaker.com/ . 
I love her photos and rustic desserts...






A virtual baby shower party is such a great idea. Thanks to Ilke for inviting me. Here is her link: http://www.ilkeskitchen.com/
When she asked me to join in this group I thought that would be nice to share a traditional Turkish recipe which Shelley would love to know since she loves different tastes as far as I know. She is going to need some freezer friendly, easy and less time consuming recipes. 
All of a sudden Mosaic pie crossed my mind...It is one of the most common homemade desserts in Turkey...
Mine will be a little different, more healthy let me say...
Since it is going to be for a new mom it would better be that way, right?
Sugarless and nutritious...


Dear Ruby, I wish your mom make this recipe for you, and I will be indirectly feeding you in this way...Exciting and funny feeling some how...
Let me tell you that unfortunately the world you will be dealing is not a piece of cake, but hopefully you will have a great parents who will love you forever...
I wish you all the best and congratulations to Shelley and her husband...


Mozaic pie


Time: 15 min. for preparation
Storage: up to one week in freezer


For approx. 10 people


Ingredients:


200 gr. tea biscuits
50 ml. milk
50 gr. nuts
3 table spoons of good quality of cacao 
200 gr. mixed dried fruits
80 gr. butter
Zest of an orange


That is all you need...






You melt the butter first.
In a bowl you crumble the biscuits into big chunks and add the butter just like cheesecake base.
Toast the nuts for 5 minutes in the oven at 200 Celsius. This brings out of its aroma out and makes it more crunchy. I use nuts as a whole, I like it that way...




Then you chop 200 gr. of dried fruits of any kind you want. I used a mix of pineapple, fig and ginger. And suddenly my eyes looked for some red in the recipe just like a ruby, then I've added some dry cherries as well. 




Gently fold all ingredients together. 
Wrap it with a stretch film and roll it. Put it in freezer to chill, and bring it out at least 15 minutes before serving.


You better use a sharp bread knife to cut it in pieces...



 Enjoy it with a glass of cold milk!!!







Here are the other bloggers who are coming to the shower, hope you stop by and say “Hi” during this week... 
Anna from Keep It Luce  
Carrie from Bakeaholic Mama
Christina from Girl Gone Grits
Elaine from   California Living  
Jennie from Pastry Chef Online
Jennifer from Scissors and Spatulas
Lana from Bibberche
Lisa from Lisa Is Cooking
Renee from Sweet Sugar Bean
Robin from A Chow Life
Sarah from Snippets of Thyme